Türkiye'de cezaevlerinin kapasitesini aşan mahkûm sayısı, uzun yıllardır kamuoyunda tartışma konusu olmayı sürdürmektedir. Ceza infaz kurumlarındaki aşırı doluluk, yalnızca fiziksel koşulları değil, aynı zamanda adalet ve ıslah sisteminin işlevselliğini de olumsuz yönde etkilemektedir. Bu çerçevede Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan ve kamuoyunda "yeni af düzenlemesi" olarak adlandırılan 10. Yargı Paketi, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) sunulmuş durumdadır.
Yeni yargı paketi; infaz sürelerinde esneklik, denetimli serbestlik uygulamalarında genişleme, mükerrer suçlara ilişkin infaz indirimleri gibi önemli değişiklikleri içermekte olup, toplamda 14 farklı kanunda değişiklik öngören 55 maddelik bir düzenlemeden oluşmaktadır.
Cezaevi Doluluk Oranları ve Sistemin Zorlanması
Adalet Bakanlığı verilerine göre, Türkiye'de mevcut 395 ceza infaz kurumunun toplam kapasitesi 299.940 kişiyken, mahkûm sayısı bu rakamı aşarak 300.000’in üzerine çıkmıştır. Bu durum, hükümlülerin temel haklarına erişimini zorlaştırmakta, cezaevlerini rehabilitasyon merkezlerinden çok birer "barındırma tesisi" haline getirmektedir.
Yargı paketinin temel amacı, ceza adalet sisteminde etkinliği artırmak, toplumsal güvenliği tehlikeye atmadan infaz sürecini daha insani, adil ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmaktır.
10. Yargı Paketi Kapsamında Öne Çıkan Başlıklar
Yeni düzenlemenin ana başlıkları şu şekilde sıralanabilir:
Denetimli Serbestlik Sürelerinde Değişiklik
Covid-19 pandemisi döneminde uygulamaya geçirilen geçici düzenlemelerle genişletilen denetimli serbestlik süresi, 10. Yargı Paketi ile daha da artırılmaktadır. Özellikle 31 Temmuz 2023 tarihinden önce suç işlemiş olan ve cezasının bitimine 5 yıl veya daha az süre kalan hükümlülerin, iyi halli olmaları durumunda denetimli serbestliğe ayrılarak cezasının kalan kısmını dışarda çekmeleri öngörülmektedir.
Bu düzenlemenin, cezaevi nüfusunu azaltmaya yönelik önemli bir adım olduğu değerlendirilmektedir.
Mükerrer Suçlarda 4/4 İnfaz Oranı Değişiyor mu?
Yürürlükteki düzenlemeye göre, ikinci kez mükerrer suç işleyenler için cezanın tamamının (4/4) infaz kurumunda geçirilmesi zorunluydu. Ancak yeni düzenleme ile, iyi hâlli olmak şartıyla, bu kişilerin cezalarının 4/3'ünü cezaevinde, kalan kısmını ise denetimli serbestlik kapsamında dışarda çekmeleri mümkün hale gelmektedir.
Bu düzenleme, otomatik bir ceza indirimi anlamına gelmemekte olup; her mahkûmun bu haktan faydalanabilmesi için kişisel değerlendirme yapılması ve ıslah olmuş olmaları gerekmektedir.
Koşullu Salıverme ve Takdir Yetkisi
Yeni düzenlemelerle birlikte, koşullu salıverme uygulamasında da önemli değişiklikler yapılması planlanmaktadır. Hükümlünün cezaevi içindeki uyum süreci, disiplin durumu, iyileştirme programlarına katılımı ve yeniden suç işleme riski gibi unsurlar dikkate alınarak objektif bir değerlendirme süreci işletilecektir. Bu değerlendirmeyi yapacak olan infaz hâkimliklerine geniş bir takdir yetkisi tanınacaktır.
Ceza İndiriminden Yararlanamayacak Suçlar
Düzenlemenin kapsamı dışında bırakılan bazı suçlar da bulunmaktadır. Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar, örgütlü suçlar ve Türk Ceza Kanunu’nun İkinci Kitap Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümlerinde tanımlanan suçlar bu kapsamda değerlendirilecektir. Bu suçlar, toplumsal güvenliğe tehdit oluşturdukları gerekçesiyle ceza indirimi kapsamı dışında tutulmuştur.
Yeni Düzenleme ile İnfaz Süreleri Nasıl Etkilenecek?
Yeni Düzenlemenin Getirdiği Önemli Değişiklikler
Önerilen düzenlemeler yalnızca ceza indirimiyle sınırlı kalmamakta, aynı zamanda şartlı salıverilme rejimini de yeniden şekillendirmektedir. Şartlı salıverme süreci bundan böyle yalnızca sabit infaz oranlarına göre değil, hükümlünün cezaevindeki tutumu, rehabilitasyon programlarına katılımı ve yeniden suç işleme riski gibi kriterler doğrultusunda objektif değerlendirmelere tabi tutulacaktır. Bu çerçevede ilgili infaz hakimliklerine geniş takdir yetkileri verilmesi planlanmaktadır.
Ancak bu uygulamaların, toplum güvenliği açısından risk teşkil eden suçlar bakımından geçerli olmayacağı, “katalog suçlar” olarak nitelendirilen ağır suçların kapsam dışında bırakılacağı değerlendirilmektedir.
Ayrıca, cezanın en az beşte birlik kısmı cezaevinde infaz edilmeden denetimli serbestlikten yararlanılamayacağı yönünde bir hüküm de yasa paketinde yer almaktadır. Bu düzenlemenin temel amacı, “cezasızlık algısının” önüne geçmek ve yargıya duyulan güveni pekiştirmektir.
Geçici 10. Madde ve 10. Yargı Paketi Arasındaki İlişki
15 Temmuz 2023 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan düzenleme ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’a eklenen Geçici 10. Madde, Covid-19 sürecinde izne çıkarılmış hükümlülere yönelik denetimli serbestlik uygulamasını kapsamaktadır. Bu madde ile, toplam cezasının 5 yıl veya daha azı kalan ve izne çıkan hükümlüler, koşullu salıverme tarihine kadar kalan cezasını denetimli serbestlik tedbiriyle dışarıda geçirebilmektedir.
Yeni yargı paketinin bu geçici maddeyle doğrudan ilişkili olduğu, ancak kapsamının daha geniş olduğu görülmektedir. Zira yeni paket yalnızca pandemi dönemine değil, genel infaz politikalarına yön vermeyi amaçlayan yapısal değişiklikler içermektedir.
Ceza Adaletinde Yeni Bir Dönemin Eşiğinde miyiz?
Hazırlanan 10. Yargı Paketi, Türkiye’de ceza infaz sistemine yönelik yapısal bir dönüşüm amacı taşımaktadır. Mükerrer suçlar, denetimli serbestlik rejimi, infaz süreleri ve şartlı tahliye gibi kritik alanlara dair değişiklikler içeren bu paket, hem cezaevlerindeki yoğunluğu azaltmayı hem de adalet sistemine olan toplumsal güveni pekiştirmeyi hedeflemektedir.
Ancak söz konusu düzenlemelerin nihai etkileri, uygulanma süreci ve kapsamı dahilinde ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla yargı paketinin yasalaşma süreci boyunca ilgili kamuoyunun, hukukçuların ve mağdur hakları savunucularının süreci dikkatle izlemesi büyük önem taşımaktadır.
© 2025 Av. Sinan Akalın Tüm Hakları Saklıdır.
AYZ Bilgisayar ve Yazılım tarafından geliştirilmiştir.