Türk yargı sisteminde, mahkemelerin belli bir dönem boyunca kısıtlı şekilde faaliyet göstermesine “adli tatil” denilmektedir. Adli tatil, yargı faaliyetlerinin tamamen durduğu bir dönem olmayıp, yalnızca istisnai davalar dışında kalan işlerin ertelendiği bir süreçtir. Bu dönemin amacı, yargı mensuplarına yıllık izinlerini kullanabilme imkânı tanımak ve yargı yükünü yönetilebilir kılmaktır.
Adli tatil, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 102. maddesi uyarınca her yıl 20 Temmuz tarihinde başlar ve 31 Ağustos tarihinde sona erer. Yargı faaliyetleri, 1 Eylül itibarıyla yeniden tam kapasiteyle işlemeye başlar. Bu tarih aralığı, tüm hukuk mahkemeleri, icra mahkemeleri ve idare mahkemeleri için geçerlidir. Ceza yargılamaları ise bu süreçte istisnai olarak devam edebilmektedir.
Adli tatil süresince mahkemelerde yalnızca 6100 sayılı HMK m. 103'te belirtilen davalar görülmektedir. Bu kapsamda adli tatilde görülebilecek işler şunlardır:
İhtiyati tedbir, ihtiyati haciz gibi geçici hukuki koruma talepleri,
Nafaka davaları ve nafaka ile ilgili çekişmesiz yargı işleri,
Nüfus kayıtlarının düzeltilmesine ilişkin işler,
İcra-iflas hukukuna ilişkin konkordato, mühlet kararları, iflas içi ve iflas dışı tasfiye işlemleri,
Çocukların teslimi ve çocukla kişisel ilişki kurulması hakkında verilen ilamların icrası,
Her çeşit delil tespiti talepleri,
ivedilikle görülmesi gereken dava ve işler (mahkemece karar verilmek şartıyla).
Bunların dışında kalan tüm dava ve işlemler, adli tatil sonrasına bırakılır. Bu durum hem taraflar hem de avukatlar için zaman planlaması bakımından önemlidir.
Adli tatil süresi içerisinde dava açma süreleri, cevap ve temyiz süreleri işlememektedir. Bu sürelere adli tatilde giren günler eklenmez; süre, adli tatilin sona erdiği 1 Eylül’den itibaren işlemeye devam eder. Ancak yukarıda belirtilen istisnai dava ve işlemler bakımından süreler işlemeye devam eder. Bu nedenle her somut olay özelinde sürenin işlemeye devam edip etmediği dikkatle değerlendirilmelidir.
Adli tatil, yargı sisteminde önemli bir dinlenme ve düzenleme dönemidir. Ancak tarafların hak kaybına uğramaması için bu dönemde hangi davaların görülebileceği, hangi sürelerin duracağı ve ne zaman yeniden işlemeye başlayacağı dikkatle takip edilmelidir. Özellikle hak düşürücü ve dava açma süreleri bakımından profesyonel hukuki yardım alınması önerilir.
© 2025 Av. Sinan Akalın Tüm Hakları Saklıdır.
AYZ Bilgisayar ve Yazılım tarafından geliştirilmiştir.