Ceza hukukunda toplumun huzuru, genel ahlak ve kamu düzeninin korunması, bireylerin yalnızca maddi varlıklarını değil aynı zamanda manevi değerlerini de güvence altına alır. Türk Ceza Kanunu, bireyin özgürlüklerini ve haklarını korurken aynı zamanda toplumun ortak değerlerine de önem verir. Bu kapsamda düzenlenen suç tiplerinden biri **“hayasızca hareketler suçu”**dur.
TCK m. 225 hükmünde düzenlenen bu suç, özellikle aleni şekilde cinsel ilişkide bulunma ve teşhircilik yapma fiillerini cezalandırmaktadır. Kanun koyucu, özel hayata müdahale etmeyip yalnızca kamusal düzeni bozan davranışları suç haline getirmiştir.
Özel hayat alanında gerçekleşen cinsel davranışlar suç teşkil etmezken, toplumun görebileceği şekilde gerçekleştirilen fiiller “genel ahlakı ve toplumsal huzuru bozma” gerekçesiyle suç kabul edilmektedir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 225. maddesi şu şekildedir:
Madde 225- (1) Alenen cinsel ilişkide bulunan veya teşhircilik yapan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Bu düzenleme oldukça kısa olmakla birlikte uygulamada geniş tartışmalara konu olmaktadır. Özellikle hangi fiillerin “teşhircilik” sayılacağı, aleniyetin nasıl belirleneceği ve cezanın sınırları mahkemeler ve Yargıtay kararlarıyla şekillenmektedir.
Hayasızca hareketler suçu, iki temel davranışı kapsamaktadır:
Alenen cinsel ilişki
Failin herhangi bir yerde, başkalarının görebileceği şekilde cinsel ilişkiye girmesi.
Park, sahil, otopark, araç içi gibi kamusal alanlarda sıklıkla gündeme gelir.
Teşhircilik
Failin vücudunun mahrem bölgelerini aleni şekilde sergilemesi.
Bu davranış toplumun huzurunu bozacak nitelikte olmalıdır.
Bazı durumlarda sosyal medya üzerinden yapılan teşhir davranışları da gündeme gelebilmektedir.
Fiil: Aleni cinsel ilişki veya teşhircilik.
Aleniyet: Davranışın başkaları tarafından görülme ihtimalinin bulunması gerekir. Örneğin, bir evin balkonunda cinsel ilişkiye girmek veya halka açık bir alanda çıplak dolaşmak bu kapsamda değerlendirilir.
Suç yalnızca kasten işlenebilir.
Failin bilerek ve isteyerek bu davranışları sergilemesi gerekir.
Fiilin herhangi bir hukuka uygunluk nedeni bulunmamaktadır.
Sanatsal faaliyet, tıbbi zorunluluk veya eğitim amacıyla yapılan bazı davranışlar suç kapsamına girmeyebilir.
TCK 225 ile korunan değer, bireyin özel yaşamı değil, toplumun ortak ahlak anlayışıdır. Kanun koyucu bu düzenleme ile “kamusal alanın ahlaka aykırı davranışlardan korunmasını” amaçlamıştır.
Cinsel Taciz Suçu Yerine Hatalı Şekilde Hayasızca Hareketler Suçu Uygulanması – Bozma Kararı
4. Ceza Dairesi 2020/19962 E. , 2021/19957 K. 1- Cinsel amaçlı hareketlerin, doğrudan mağduru hedef alarak gerçekleştirilmesi halinde cinsel taciz suçu, mağduru hedef almadan ve alenen gerçekleştirilmesi halinde ise TCK’nın 225. maddesinde düzenlenen hayasızca hareketler suçu oluşacaktır. Somut olayda, müşteki beyanları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamıyla davaya konu eylemlerini müştekileri hedef alarak gerçekleştirdiği anlaşılan sanık hakkında TCK’nın 105/1, 105/2-e, 43/2. madde ve fıkraları uyarınca hüküm kurulması gerekirken, hatalı değerlendirmeyle hayasızca hareketler suçundan mahkumiyet kararı verilmesi,
2- Kabule göre de;
a- Temel cezanın belirlenmesi sırasında uygulama maddesi olarak TCK’nın 225/1. maddesi yerine TCK’nın 125/1. maddesi yazılması,
b- 17/10/2019 gün ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesiyle değişik CMK'nın 251. maddesinde Basit Yargılama Usulü düzenlenmiş olup, bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, CMK'ya 7188 sayılı Kanunla eklenen geçici 5. maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “hükme bağlanmış” ibaresinin Anayasa Mahkemesi’nin 14/01/2021 tarihli ve 2020/81 esas, 2021/4 sayılı kararıyla "basit yargılama usulü" yönünden Anayasa'nın 38. maddesine aykırı görülerek iptaline karar verilmesi karşısında, temyiz incelemesi yapılan ve CMK'nın 251/1. maddesi kapsamına giren suçlar yönünden; Anayasa'nın 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK'nın 7 ve 5271 sayılı CMK'nın 251 vd. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu, Bozmayı gerektirdiğinden, O Yer Cumhuriyet Savcısı ve sanık ...’ın temyiz nedenleri yerinde görülmekle, tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 17/06/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
18. Ceza Dairesi 2016/8933 E. , 2016/15060 K. Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Katılanın yolda yürüdüğü sırada sanığın, pantalonunun önü açık bir şekilde katılanın önüne çıkması, cinsel organını göstererek "Nasıl büyük mü, küçük mü" demesi ve katılanın korkarak olay yerinden kaçması üzerine sanığın, katılanın arkasından cinsel organını elinde tutarak koşması şeklinde gerçekleşen eyleminde, TCK'nın 105. maddesi kapsamında cinsel taciz suçunun yanı sıra, bu eylemi aleni olarak gerçekleştirmiş olması sebebiyle TCK'nın 225. maddesinde düzenlenen hayasızca harekette bulunma suçunun da subut bulduğu anlaşılmakla; tek eylemle birden fazla suçun oluşmasına sebebiyet veren sanık hakkında TCK'nın 44. maddesinde yer alan fikri ictima kuralları gereğince bu suçlara ilişkin en ağır cezayı öngören TCK'nın 105. maddesine göre cezalandırılmasına karar verilmekle birlikte, hayasızca hareketlerde bulunma suçundan açılan davaya ilişkin olarak da karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı ve katılan ... vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 28/09/2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
18. Ceza Dairesi 2015/43435 E. , 2017/10556 K.Katılanların yolda yürüdükleri sırada sanığın, pantalonunun önü açık bir şekilde görülmesi, sonrasında sanığın katılanların önüne tekrar çıkarak arabadan inip katılanlara karşı cinsel organını sallaması şeklinde gerçekleşen eyleminde, TCK'nın 105. maddesi kapsamında cinsel taciz suçunun yanı sıra, bu eylemi aleni olarak gerçekleştirmiş olması sebebiyle TCK'nın 225. maddesinde düzenlenen hayasızca harekette bulunma suçunun da subut bulduğu anlaşılmakla; tek eylemle birden fazla suçun oluşmasına sebebiyet veren sanık hakkında TCK'nın 44. maddesinde yer alan fikri ictima kuralları gereğince bu suçlara ilişkin en ağır cezayı öngören TCK'nın 105. maddesine göre cezalandırılmasına karar verilmekle birlikte, hayasızca hareketlerde bulunma suçundan açılan davaya ilişkin olarak da karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kabule göre de;
Sanık hakkında kurulan hükümde, TCK'nın 43/2. maddesinin uygulanması sırasında ¼ oranında artırım yapılırken cezanın “7 ay 15” gün yerine “4 ay 15” gün olarak hesaplanmak suretiyle eksik ceza tayini,
Kanuna aykırı, sanık ... ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye kısmen uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 09/10/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
15. Ceza Dairesi 2017/31097 E. , 2020/1684 K.Dolandırıcılık ve dolandırıcılığa teşebbüs suçlarından sanık ... ve suça sürüklenen çocuğun mahkumiyetlerine ilişkin hükümler, suça sürüklenen çocuk müdafii ve sanık ... tarafından; hayasızca hareketler suçundan sanıklar ... ve ...’ın mahkumiyetlerine ilişkin hükümler sanıklar ... ve ... tarafından; kamu malına zarar verme suçundan sanık ...’ın mahkmiyetine ilişkin hüküm ise sanık ... tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık ... hakkında 11/05/2012 tarihli iddianamede kamu malına zarar verme suçundan kamu davası açıldığı halde, bu suçla ilgili bir karar verilmemiş ise de, zamanaşımı süresi içinde bir karar verilmesi mümkün görülmüştür.
Suça sürüklenen çocuğun, annesi olan sanık ... ile birlikte şikayetçi ...’nin çalıştığı markete gidip, bir adet çocuk bezi almak için adı geçen şikayetçiye 200 TL verdikleri, akabinde şikayetçi tarafından para üstünün kendilerine verilmesi üzerine, para üstü olarak verilen 100 TL’nin yırtık olduğu bahanesiyle değiştirilmesini istedikleri ve vermiş oldukları 200 TL’yi şikayetçiden geri aldıkları, aceleleri olduğunu söyleyerek kafasını karıştırdıkları şikayetçiyi para üstü olarak verdiği 100 TL’yi iade ettikleri konusunda aldatıp şikayetçiye yardıma gelen diğer market görevlisi olan tanık ...’den de hileli söz ve davranışlarla 100 TL alarak haksız yarar sağladıkları, aynı gün suça sürüklenen çocuğun, sanık ... ile birlikte başka bir markete gittikleri, sanık ...’ün market girişinde beklediği, suça sürüklenen çocuğun ise marketin kasasına giderek şikayetçi ...’ten bir paket sigara isteyip karşılığında bir adet 200 TL’lik banknot vermesi üzerine, adı geçen şikayetçi tarafından kendisine içinde 100 TL’lik banknotun da bulunduğu para üstü verildiği, suça sürüklenen çocuğun 100 TL’nin yırtık olduğunu söyleyerek şikayetçiden bu defa 100 TL yerine iki adet 50 TL aldığı, akabinde sigara paketinin içinden sadece bir adet sigara almak istediğinde, şikayetçinin bunu kabul etmemesi üzerine, alışverişten vazgeçerek verdiği 200 TL’yi şikayetçiden geri aldığı, şikayetçiye ise para üstünü 100 TL eksik vererek sanık ... ile birlikte haksız yarar sağlamaya çalıştıkları, durumun şikayetçi tarafından farkedilmesi üzerine kapıda bekleyen sanık ...’ün marketin içine girip üzerinde bulunan alt kısmındaki kıyafetlerini çıkartarak markette bulunanlara cinsel organını gösterdiği, olay yerine gelen polis ekipleri tarafından sanık ... ve suça sürüklenen çocuğun karakola götürülmek üzere polis aracına bindirildikleri sırada, sanık ...’ün aracın içine tuvaletini yaptığı, sanık ...’ün akrabası olan sanık ...’in ise karakola geldiği sırada kıyafetini çıkartarak cinsel organını teşhir edip, karakolun önünde bulunan kaldırıma tuvaletini yaparak kamu malını kirlettiği, bu suretle sanık ...’ün dolandırıcılık, dolandırıcılığa teşebbüs, hayasızca hareketler ve kamu malına zarar verme suçlarını; sanık ...’in hayasızca hareketler ve kamu malına zarar verme suçlarını; suça sürüklenen çocuğun ise dolandırıcılık ve dolandırıcılığa teşebbüs suçlarını işlediklerinin iddia edildiği olayda;
1- Hayasızca hareketler ve kamu malına zarar verme suçlarından sanık ...’ın mahkumiyetine ilişkin hükümlere yönelik sanık ... tarafından yapılan temyiz isteminin incelenmesinde:
Sanığın yokluğunda verilen 07/05/2014 tarihli hükmün sanığa 05/06/2014 tarihinde tebliğ edildiği, sanığın yasal süresi geçtikten sonra yaptığı 18/06/2014 günlü temyiz inceleme başvurusunun, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE,
2- Hayasızca hareketler suçundan sanık ...’ın mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik sanık ... tarafından yapılan temyiz isteminin incelenmesinde:
Sanık savunmaları, katılan ve tanık beyanları, kolluk tutanakları ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın üzerine atılı suçu işlediği sabit olmakla bu gerekçelere dayanan mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanık ...’ın sübuta, eksik incelemeye, atılı suçu işlemediğine ve lehe hükümlerin uygulanmadığına ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün ONANMASINA,
3- Dolandırıcılık ve dolandırıcılığa teşebbüs suçlarından sanık ... ‘ın ve suça sürüklenen çocuğun mahkumiyetlerine ilişkin hükümlere yönelik suça sürüklenen çocuk müdafii ve sanık ... tarafından yapılan temyiz istemlerinin incelenmesinde:
24/10/2019 tarih ve 30928 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesinin üçüncü fıkrasına “birlikte” ibaresinden sonra gelmek üzere “aynı mağdura karşı” ibaresi eklenmiş olup, anılan yasa maddesinde yapılan değişiklikle uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte aynı mağdura karşı işlenmiş olması halinde uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağının düzenlendiği dikkate alınarak, somut olayda sanık ...’ün üzerine atılı hayasızca hareketler suçunu kamuya karşı işlediği, dolandırıcılık ve dolandırıcılığa teşebbüs suçlarının mağdurunun ise şikayetçiler ... ve ... olduğu, bu itibarla atılı suçlar açısından mağdurların farklı olduğu anlaşılmakla, sanığa ve suça sürüklenen çocuğa yüklenen dolandırıcılık ve dolandırıcılığa teşebbüs suçları nedeniyle, hükümlerden sonra 02.12.2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. ve 254. madde fıkraları gereğince uzlaştırma işlemleri için gereği yapılarak sonucuna göre sanığın ve suça sürüklenen çocuğun hukuki durumlarının takdir ve tayini zorunluluğu,
Kanuna aykırı olup, suça sürüklenen çocuk müdafiinin ve sanık ...’ın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca sair hususlar incelenmeksizin BOZULMASINA, 06/02/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.,
Hayasızca Hareketler Suçunda Eksik İnceleme ve Usuli Hatalar Nedeniyle Hükmün Bozulması
18. Ceza Dairesi 2018/1785 E. , 2019/5674 K. 1) TCK’nın 225. maddesinde düzenlenen “Hayasızca Hareketler” suçunda; “alenen cinsel ilişkide bulunmak” veya “teşhircilik” suçun unsurları olarak tanımlanmaktadır. Toplum kültürünün önemli bir kısmını oluşturan edep, iffet, ar ve haya duyguları ile edep törelerini korumayı amaçlayan ve bu değerlere saldırı niteliği taşıyan hareketleri yasaklayan söz konusu Kanun maddesindeki teşhircilik; kişinin cinsel tatmine ulaşabilmek için cinsel organı veya madde metniyle korunması hedeflenen değerleri incitecek şekilde vücut bölgelerini alenen göstermesidir.
Somut olayda; hükme esas alınan 08/05/2006 tarihli olay tutanağında “sanığın trafiği tehlikeye düşürerek ve vücudunu teşhir ederek yürüdüğü, gelip giden araç sürücüleri ile konuştuğunun görüldüğü” biçiminde soyut ve genel ifadeler kullanılmış olması, tutanak tanığı Mahmut Çalışır’ın duruşmada “sanığın vücudunu teşhir ederek yürüdüğü” şeklindeki beyanı ve tutanak tanığı ...’in de yöntemince çağrılıp beyanının alınmaması karşısında; mahkemece sanığın vücudunun hangi bölgelerini ne şekilde teşhir ettiği, suç teşkil eden eylemlerinin nelerden ibaret olduğu tutanak tanıklarına açıklattırılıp denetime olanak verecek şekilde tartışılmadan, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi,
2) TCK'nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesi'nin, 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla, iptal edilmiş olması nedeniyle, uygulanma olanağının ortadan kalkmış olması,
3) 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutardan az olan yargılama giderinin, CMK'nın 324/4. maddesi uyarınca, Devlet Hazinesi'ne yüklenmesine karar verilmesi gerekirken, sanıktan tahsiline karar verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanık ... müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki isteme aykırı olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 21/03/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
TCK 225’te öngörülen yaptırım **“altı aydan bir yıla kadar hapis cezası”**dır.
Bu ceza seçenek yaptırımlara çevrilebilir.
Hakim, somut olayın özelliklerine göre alt veya üst sınıra yakın bir ceza verebilir.
Failin daha önce sabıkasının bulunup bulunmaması, olayın işleniş biçimi ve toplum üzerindeki etkisi dikkate alınır.
Suçun üst sınırı 1 yıl olduğundan, HAGB uygulanabilir.
Özellikle sabıka kaydı olmayan kişiler için mahkemeler çoğunlukla HAGB kararı verir.
Bu durumda sanık 5 yıl boyunca denetim süresine tabi tutulur, bu süre içinde kasıtlı suç işlemezse dava düşer ve sabıka kaydına işlenmez.
Hapis cezası ertelenebilir, çünkü üst sınır 2 yılın altındadır.
Failin geçmiş yaşamı, pişmanlığı ve yeniden suç işlemeyeceğine dair kanaat önemlidir.
Altı aydan bir yıla kadar hapis cezası, adli para cezasına çevrilebilir.
Bu durumda fail, hapis yatmadan yalnızca para cezası öder.
Hakim takdirine bağlıdır, her dosyada otomatik uygulanmaz.
Failin daha önce kasıtlı bir suçtan mahkumiyeti varsa, tekerrür hükümleri devreye girer.
Bu durumda cezanın ertelenmesi veya HAGB ihtimali ortadan kalkabilir.
Suçun cezası görece düşük olduğundan, genellikle tutuklama uygulanmaz.
Ancak failin kaçma şüphesi, delilleri karartma ihtimali veya suçun toplumda infial yaratması halinde kısa süreli tutuklama mümkündür.
Daha çok adli kontrol (örneğin imza atma yükümlülüğü) uygulanmaktadır.
Özellikle yaz aylarında sahillerde veya parklarda yaşanan olaylar bu suçun en tipik örneklerindendir. Polis tarafından yakalanan kişiler hakkında soruşturma başlatılır ve çoğu zaman dava açılır.
Aracın toplumun görebileceği bir yerde olması halinde, araç içindeki cinsel ilişki de suç kapsamına girer. Yargıtay’ın bu konuda çok sayıda kararı bulunmaktadır.
Toplu taşıma araçlarında vücudun mahrem bölgelerinin sergilenmesi,
Sahilde çıplak dolaşılması,
Balkon veya pencereden çıplak şekilde görülmeye çalışılması,
mahkemeler tarafından TCK 225 kapsamında değerlendirilir.
Sosyal medyada yapılan canlı yayın veya video paylaşımları, doğrudan TCK 225 değil, çoğu zaman TCK 226 (müstehcenlik) kapsamında değerlendirilir. Ancak fiilin “aleniyet” boyutu öne çıktığında TCK 225 de gündeme gelebilir.
Hayasızca hareketler suçuna verilen cezaların düşük olması, zaman zaman eleştirilere konu olmaktadır. Kamu düzenini doğrudan etkileyen bu suçta toplumda infial yaratabilecek fiiller bile en fazla 1 yıl hapisle sınırlıdır. Bu nedenle uygulamada çoğu kez HAGB veya para cezası ile sonuçlanır.
Temel ceza: 6 ay – 1 yıl hapis.
HAGB mümkündür.
Cezanın ertelenmesi mümkündür.
Adli para cezasına çevrilebilir.
Tekerrür halinde daha ağır sonuçlar doğabilir.
Tutuklama istisnadır.
Hayasızca hareketler suçu, çoğu zaman basit gibi görünse de hukuki açıdan titizlikle yürütülmesi gereken bir süreçtir. Çünkü suçun unsurları yorum gerektirmekte, özellikle aleniyet unsurunun oluşup oluşmadığı her dosyada ayrı değerlendirilmelidir.
Bu noktada bir ceza avukatı desteği, hem sanığın hem de mağdurun haklarının korunması açısından kritik rol oynar. Mersin’de görülen davalarda da, yerel mahkemelerin değerlendirmeleri ile Yargıtay içtihatlarının uyumu önemlidir.
Savunmada en çok kullanılan argümanlardan biri, fiilin aleni olmadığıdır.
Eğer olay üçüncü kişilerin göremeyeceği bir yerde gerçekleşmişse suç oluşmaz.
Örneğin kapalı bir evde, pencerelerin kapalı olduğu bir odada yaşanan cinsel ilişki TCK 225 kapsamında değerlendirilemez.
Avukat, olay yerinin koşullarını, kamera kayıtlarını veya tanık ifadelerini kullanarak aleniyetin oluşmadığını ortaya koyabilir.
Bu suç kasten işlenebilir. Yani failin bilerek ve isteyerek hareket etmesi gerekir.
Failin aleni olduğunu bilmeden davranışta bulunması kastı ortadan kaldırabilir.
Örneğin sanık evinin balkonunda yalnız olduğunu düşünerek hareket etmişse, kast unsuru tartışmalı hale gelebilir.
Teşhircilik suçu, çoğu zaman gri alanlara sahiptir. Hangi davranışın “teşhircilik” sayılacağı her zaman açık değildir.
Savunmada, davranışın sanatsal faaliyet, eğlence veya tıbbi zorunluluk kapsamında olduğu ileri sürülebilir.
Örneğin, performans sanatları kapsamında yapılan bir gösteri, toplumun genel ahlakını bozma amacı taşımıyorsa suç oluşturmayabilir.
Bu tür suçlarda çoğunlukla polis tutanakları, tanık beyanları ve kamera kayıtları bulunur.
Avukat, tanıkların güvenilirliğini sorgulayabilir.
Kamera kayıtlarının zaman, açı ve görünebilirlik açısından yeterli olup olmadığını inceleyebilir.
Savunmada, sanığın pişmanlığı, sabıka kaydının olmaması, suçun hafifliği öne çıkarılarak:
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) talep edilebilir.
Cezanın ertelenmesi veya adli para cezasına çevrilmesi istenebilir.
Bu yöntemlerle sanığın cezaevine girmeden süreci atlatması sağlanabilir.
Hayasızca hareketler suçuna ilişkin dosyalar, kimi zaman yerel veya ulusal basına yansıyabilmektedir. Bu durum sanığın sosyal çevresinde ciddi olumsuzluklara yol açar.
Avukat, bu tür davalarda yalnızca hukuki savunma değil, aynı zamanda itibar yönetimi noktasında da strateji geliştirir.
Mersin ağır ceza avukatı olarak görülen dosyalarda, bu suçun toplum algısında genellikle “ahlaka aykırı davranış” etiketiyle anılması sanık açısından ağır sonuç doğurabilmektedir.
Dosya Analizi: Suçun unsurlarının oluşup oluşmadığını hukuki açıdan incelemek.
Delil Toplama: Kamera, tanık, çevre koşulları gibi unsurları değerlendirmek.
Savunma Stratejisi: Aleniyetin yokluğu, kastın bulunmadığı veya teşhircilik unsurlarının tartışmalı olduğu argümanlarını geliştirmek.
Sonuç Odaklı Yaklaşım: HAGB, cezanın ertelenmesi veya adli para cezası talep ederek sanığın özgürlüğünü korumak.
Müvekkil İletişimi: Sanığı süreç hakkında bilgilendirmek, yanlış anlaşılmaların önüne geçmek.
Hayasızca hareketler suçunda, savunmanın gücü çoğu zaman “olayın aleni olup olmadığının” ispatına dayanır. Avukatın titiz çalışması, olayın yalnızca bireysel bir mahremiyet kapsamında kaldığını ortaya koyması, çoğu zaman beraat sonucunu beraberinde getirebilir.
Her ne kadar TCK 225 kısa ve net bir düzenleme olsa da, uygulamada çok sık müstehcenlik, fuhuş veya ahlaka aykırı diğer suçlarla karıştırılabilmektedir. Bu nedenle aralarındaki farkların doğru şekilde ortaya konulması önemlidir.
Konusu: Alenen cinsel ilişki veya teşhircilik.
Cezası: 6 ay – 1 yıl hapis.
Şartı: Aleniyet unsuru olmalı. Özel hayatta yapılan davranışlar suç teşkil etmez.
Örnek: Parkta cinsel ilişki, sahilde çıplak dolaşma.
Konusu: Müstehcen içeriklerin üretilmesi, yayılması, çocuklara sunulması.
Cezası: 6 aydan 10 yıla kadar değişen ağır cezalar.
Şartı: İçeriğin toplumun ahlakını bozacak nitelikte olması, özellikle çocuklara yönelik olması.
Örnek: Pornografik film paylaşımı, internetten müstehcen yayın yapılması.
Fark: TCK 225’te bizzat fiilin kendisi (cinsel ilişki, teşhircilik) cezalandırılırken, TCK 226’da müstehcen materyallerin yayılması suçtur.
Konusu: Para veya menfaat karşılığı cinsel ilişki.
Cezası: 2 yıldan 4 yıla kadar hapis ve adli para cezası.
Şartı: Cinsel ilişkinin menfaat karşılığı yapılması.
Örnek: Fuhuş amaçlı ev açılması, aracılık edilmesi.
Fark: TCK 225’te menfaat yoktur; yalnızca aleni ilişki veya teşhircilik söz konusudur.
Konusu: Başkasını fuhşa teşvik etme, aracılık yapma veya yer temin etme.
Cezası: 2 yıldan 5 yıla kadar hapis.
Örnek: Bir kimseyi fuhşa zorlamak veya fuhuş için müşteri bulmak.
Fark: TCK 225 bireysel fiili cezalandırırken, TCK 228 başkalarını teşvik etmeyi hedef alır.
Benzerlik: Tüm bu suçlar toplumun genel ahlakını, düzenini ve bireylerin manevi değerlerini korumayı amaçlar.
Farklılık:
TCK 225 daha hafif bir düzenlemedir, yalnızca aleni ilişki ve teşhircilik fiilleri vardır.
TCK 226 ve 227 ise daha ağır cezaları olan suç tipleridir, özellikle çocuklara yönelik müstehcenlik veya fuhuş gibi fiiller toplumsal açıdan daha tehlikeli görülür.
TCK 225’te ceza 1 yıl ile sınırlıyken, TCK 226 ve 227’de cezalar yıllarca sürebilmektedir.
Yanlış nitelendirme: Bazı dosyalarda savcılıklar, müstehcenlik veya fuhuş kapsamında değerlendirilmesi gereken olayları yanlışlıkla TCK 225’e sokabilmektedir.
Çakışma: Sosyal medyada yapılan teşhircilik davranışları hem TCK 225 hem de TCK 226 kapsamında tartışmaya yol açmaktadır.
Yargıtay İçtihatları: Yargıtay çoğu kez olayın niteliğine göre ayırım yaparak hangi maddenin uygulanacağını netleştirmektedir.
TCK 225 → Aleni cinsel ilişki ve teşhircilik.
TCK 226 → Müstehcen materyallerin üretim ve yayılması.
TCK 227 → Menfaat karşılığı cinsel ilişki (fuhuş).
TCK 228 → Başkasını fuhşa teşvik veya aracılık.
Bu nedenle TCK 225, ceza hukuku sisteminde “genel ahlakı ihlal eden ancak görece hafif nitelikteki fiilleri” cezalandıran özel bir düzenlemedir.
Özellikle yaz aylarında deniz kenarlarında veya park alanlarında, kişilerin toplum içinde cinsel ilişkiye girmesi sık karşılaşılan örneklerdendir. Bu fiiller, üçüncü kişilerce görülme ihtimali bulunduğu için “aleniyet” unsurunu taşır.
Aracın kamusal alanda park edilmiş olması, camlarının açık bulunması halinde, araç içinde yaşanan cinsel ilişki veya teşhircilik TCK 225 kapsamına girer. Yargıtay bu konuda çok sayıda emsal karar vermiştir.
Balkonda veya evin dışarıdan görülebilecek penceresinde teşhircilik yapılması, özellikle komşuların şikâyetiyle gündeme gelmektedir. Burada da aleniyet unsuru gerçekleşmiş sayılır.
Otobüs, tren gibi yerlerde kişinin mahrem bölgelerini sergilemesi veya uygunsuz davranışlarda bulunması, toplum huzurunu bozduğu için TCK 225 kapsamında cezalandırılır.
Sosyal medya platformlarında yapılan çıplaklık içeren veya teşhirci davranışlar, çoğunlukla TCK 226 kapsamında müstehcenlik olarak değerlendirilse de, bazı davalarda TCK 225’e de dayanak yapılmaktadır.
Türk mahkemeleri bu suçlarda genellikle şu hususları göz önünde bulundurur:
Aleniyet Unsuru: Fiilin başkaları tarafından görülme ihtimalinin bulunup bulunmadığı.
Toplum Düzeni: Davranışın toplumda infial yaratıp yaratmadığı.
Failin Kastı: Failin bilerek ve isteyerek bu davranışı yapıp yapmadığı.
Sanığın Durumu: Sabıka kaydı, pişmanlığı, sosyal konumu.
Uygulamada mahkemeler genellikle, ilk kez suç işleyen ve pişmanlık gösteren sanıklar hakkında HAGB (Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması) veya cezanın ertelenmesi yönünde karar vermektedir.
Hayasızca hareketler suçunun sosyolojik boyutu, toplumların ahlak anlayışının farklılıklarını da gündeme getirir.
Türkiye’deki yaklaşım: Geleneksel değerlerin ve kamu düzeninin korunmasına ağırlık verilir.
Batı ülkelerinde: Benzer fiiller bazı ülkelerde idari para cezası ile geçiştirilebilirken, Türkiye’de ceza hukuku kapsamında düzenlenmiştir.
Toplumsal algı: Medyada bu tür olayların yer alması, toplumda “ahlak düzeni bozuluyor mu?” tartışmalarını gündeme getirir.
Bu bağlamda TCK 225, yalnızca hukuki bir norm değil, aynı zamanda toplumsal değerlerin korunmasının bir aracıdır.
TCK 225, toplumun huzuru ve genel ahlakını korumaya yöneliktir.
En sık görülen örnekler: sahil, park, araç, balkon ve toplu taşıma olaylarıdır.
Mahkemeler aleniyet unsurunu esas alır, çoğunlukla HAGB veya erteleme uygulanır.
Sosyolojik açıdan toplum değerlerini koruyan bir düzenlemedir.
1. TCK 225 nedir?
TCK 225, alenen cinsel ilişkiye girmek veya teşhircilik yapmak fiillerini düzenleyen ve 6 aydan 1 yıla kadar hapis cezası öngören suç tipidir.
2. Hayasızca hareketler suçu hangi fiilleri kapsar?
Aleni cinsel ilişki ve teşhircilik davranışları bu suçun kapsamına girer.
3. Teşhircilik suçu cezası nedir?
Altı aydan bir yıla kadar hapis cezasıdır. Ancak HAGB veya para cezasına çevrilme ihtimali vardır.
4. Aleni cinsel ilişki ne demektir?
Başkalarının görebileceği bir yerde, toplum huzurunu bozacak şekilde cinsel ilişkiye girmek anlamına gelir.
5. Evde cinsel ilişki bu suça girer mi?
Hayır, evin kapalı ve dışarıdan görünmeyen bir bölümünde yapılan cinsel ilişki suç oluşturmaz.
6. Balkon veya pencere olaylarında suç oluşur mu?
Evet, çünkü başkalarının görme ihtimali bulunduğundan aleniyet unsuru gerçekleşmiş kabul edilir.
7. Sosyal medyada çıplaklık paylaşmak bu suça girer mi?
Çoğu zaman TCK 226 (müstehcenlik) kapsamında değerlendirilir. Ancak aleniyet yönünden TCK 225 de gündeme gelebilir.
8. Bu suç şikâyete bağlı mıdır?
Hayır, re’sen soruşturulur. Savcılık doğrudan harekete geçer.
9. Hapis cezası kesin midir?
Hayır, hakim cezayı adli para cezasına çevirebilir, erteleyebilir veya HAGB kararı verebilir.
10. İlk defa işleyen biri cezaevine girer mi?
Çoğunlukla girmez. Genellikle HAGB uygulanır veya ceza ertelenir.
11. Suçun mağduru kimdir?
Toplumdur. Çünkü suç, bireysel değil toplumsal değerleri ihlal eder.
12. Çocukların yanında işlenirse ceza artar mı?
Hayır, TCK 225’te böyle bir ağırlaştırıcı sebep yoktur. Ancak fiil müstehcenlik (TCK 226) kapsamında ayrıca değerlendirilebilir.
13. Bu suçta uzlaşma mümkün müdür?
Hayır, uzlaşmaya tabi değildir.
14. Para cezasına çevrildiğinde miktar neye göre belirlenir?
Hakim, sanığın ekonomik durumunu ve olayın niteliğini dikkate alarak günlük adli para cezası miktarını belirler.
15. Yargıtay bu suç hakkında nasıl kararlar veriyor?
Genellikle aleniyet unsurunu geniş yorumlayarak, görülebilme ihtimalini suç için yeterli kabul ediyor.
16. Ceza siciline işler mi?
Evet, hüküm kesinleşirse adli sicile işlenir. Ancak HAGB kararı verilirse işlenmez.
17. Bu suç için tutuklama olur mu?
Genellikle olmaz. Ancak toplumda infial yaratan olaylarda kısa süreli tutuklama mümkündür.
18. Ceza kesinleştikten sonra affa uğrar mı?
Genel af veya özel af kapsamına girerse affedilebilir.
19. Yabancı uyruklular için sonuçları nelerdir?
Yabancılar için sınır dışı edilme veya oturum izninin iptali gündeme gelebilir.
20. Avukatın bu davalarda önemi nedir?
Avukat, aleniyetin oluşmadığını ispat ederek beraat sağlayabilir veya cezanın en az zararla sonuçlanmasını sağlayabilir.
Hayasızca hareketler suçu, Türk Ceza Kanunu’nun en kısa ama en tartışmalı hükümlerinden biridir. TCK 225’te yalnızca iki fiil düzenlenmiştir:
Alenen cinsel ilişkiye girmek
Teşhircilik yapmak
Kanun metni kısa olsa da, uygulamada bu suç çok geniş bir yelpazede karşımıza çıkmaktadır. Park, sahil, araç içi, balkon veya toplu taşıma araçlarında gerçekleşen davranışlar; mahkemelerce bu kapsamda değerlendirilmekte ve genellikle hapis cezası ile sonuçlanmaktadır.
Ancak bu ceza çoğunlukla:
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB),
Adli para cezasına çevirme,
Cezanın ertelenmesi gibi kurumlarla hafifletilmektedir.
Böylece fail çoğu durumda cezaevine girmemekte, yalnızca siciline işlenmemesi için belirli bir süre dikkatli davranmak zorunda kalmaktadır.
Bu suç, bireyin özel yaşamını kısıtlamak için değil, kamusal alanı ve toplumsal huzuru korumak için düzenlenmiştir. Özellikle çocukların ve toplumun geneli açısından rahatsızlık uyandırabilecek davranışların önlenmesi hedeflenmiştir.
Özel yaşam alanında yapılan davranışlar suç oluşturmaz.
Ancak aleniyet unsuru varsa, yani üçüncü kişilerin görme ihtimali mevcutsa suç oluşur.
Yargıtay içtihatları da bu ayrımı istikrarlı şekilde sürdürmektedir.
Hayasızca hareketler suçunda bir ceza avukatı desteği önemlidir. Çünkü:
Olayın aleniyet unsuru tartışmaya açık olabilir.
Delillerin değerlendirilmesi hatalı yapılabilir.
Ceza miktarı düşük olduğundan sanık lehine birçok alternatif çözüm yolu vardır.
Özellikle Mersin’de görülen davalarda, mahkemeler genellikle toplumun huzurunu bozup bozmadığına dikkat etmektedir. Bu nedenle savunmanın hukuki temele oturtulması, beraat veya cezanın hafifletilmesi açısından kritik öneme sahiptir.
TCK 225 kapsamında düzenlenen hayasızca hareketler suçu, toplumsal ahlak ve kamu düzenini korumayı hedefleyen bir suç tipidir.
Cezası: 6 ay – 1 yıl hapis.
Kapsamı: Aleni cinsel ilişki ve teşhircilik.
Uygulama: Çoğu zaman HAGB, erteleme veya para cezası.
Önemi: Toplum huzurunun korunması ve kamusal alanın güvenliği.
Bu nedenle, böylesi bir suçlamayla karşı karşıya kalan kişilerin profesyonel destek alması ve hukuki süreci bilinçli şekilde yürütmesi gerekir.
Ceza davası sürecinde hak kaybı yaşamamak ve en güçlü savunmayı gerçekleştirmek için profesyonel destek almak büyük önem taşır. Deneyimli bir Mersin ceza avukatı, hem şüpheli ve sanıkların hem de mağdurların haklarını en etkin şekilde savunur.
🌐 Web sitemizi ziyaret edin: sinanakalin.av.tr
📩 E-posta: info@sinanakalin.av.tr
📱 Telefon: +90 (507) 895 2874
📍 Adres: Mahmudiye Mah. Kuvayi Milliye Cad. Gökdelen İş Merkezi Kat: 11 Daire: 240-241 Akdeniz / Mersin
© 2025 Av. Sinan Akalın Tüm Hakları Saklıdır.
AYZ Bilgisayar ve Yazılım tarafından geliştirilmiştir.