Ticaret hukuku, işletmeler ve tacirler arasındaki ticari ilişkileri düzenleyen hukuk dalıdır. Bu alan, ticari işletmelerin kuruluşu, ticari işlemler (alışveriş, taşıma, sigorta vb.) ve tarafların haklarını kapsar. Örneğin ticari hukuk; Türk Ticaret Kanunu (TTK), kıymetli evrak (çek, bono, poliçe), taşıma hukuku, sigorta hukuku gibi konuları içerir. Günlük ticaret hayatında sözleşmeler, şirket birleşmeleri, konkordato, iflas gibi işlemlere ilişkin kurallar ticaret hukuku çatısı altında düzenlenir.
Türk Ticaret Kanunu’nun Temel İlkeleri
Yeni 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (2011) ile getirilen düzenlemeler, modern ticaret hayatının ihtiyaçlarına göre şekillendirilmiştir. Kanunun başlıca ilkeleri ve yenilikleri şunlardır:
Bu ilkeler sayesinde TTK, hem Türkiye içindeki ticari işlemleri etkin biçimde düzenler hem de küresel ticari standartlara uyumlu bir çerçeve sunar.
Tacir ve Esnaf Kavramı
Türk Ticaret Kanunu’na göre tacir, bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kişiye denir. Başka bir deyişle, gelir sınırını aşan ve bağımsız biçimde ticari faaliyet yürüten herkes tacir sayılır. Tacir olabilmek için işletmesinin “esnaf işletmesi” tanımına girmeyen büyüklükte olması gerekir. Kanunda belirtilen gelir sınırının üzerinde kar elde etmek amacıyla sürekli ticari faaliyet gösteren işletmeler ticari işletme kabul edilir. Bu nedenle, örneğin belirli bir cirosu aşan küçük işletme sahipleri (esnaf olmayanlar) otomatik olarak tacir sıfatını kazanır.
Esnaf ise genellikle daha küçük ölçekli işletmeleri ifade eder. Esnaf işletmelerinde ticaret hacmi kanuni sınırların altındadır ve faaliyetler genellikle şahıs adına yürütülür. Esnafın ticari faaliyeti daha çok bedeni çalışmaya (el emeği) dayalıdır ve sermayesi nispeten küçüktür. Kanun, esnaf ile tacir arasındaki gelir/satış sınırını Cumhurbaşkanlığı kararıyla belirler. Ticari işletme bu sınırı aşan faaliyetlerin tümünü kapsar.
Özetle: Tacir, ticari işletmeyi kendi nam ve hesabına işleten kişidir. Tacirin; gerçek veya tüzel kişi olması, ticari unvan kullanması, işletmesini ticaret siciline kaydettirmesi ve gerekli ticari defterleri tutması gibi yasal yükümlülükleri vardır. Esnaf ise yasa ile belirlenen küçük ölçekli işletme sınırları içinde kalan, daha sınırlı ticari faaliyeti olan kişiyi ifade eder.
Şirketler Hukuku Nedir?
Şirketler hukuku, ticaret hukuku içinde ticaret şirketlerine ilişkin düzenlemeleri kapsar. Şirketler hukuku, anonim, limited, kolektif, komandit veya kooperatif gibi ticaret şirketlerinin kuruluşunu, yönetimini, sermaye yapısını, birleşme/bölünme süreçlerini, tasfiyelerini ve diğer bütün hukuki ilişkilerini düzenler. Türkiye’de şirketler hukuku hükümleri, 6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun 124–644. maddeleri arasında yer alır. Adi şirketlere ilişkin hükümler ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir.
Örneğin, anonim şirketlerde yönetim kurulu, genel kurul, azınlık hakları ve pay devri gibi konular; limited şirketlerde ise ortakların hakları ve sermaye artırımı gibi konular şirketler hukukuna tabidir. Günümüzde en yaygın şirket türleri anonim şirket (A.Ş.) ve limited şirket (Ltd. Şti.) olup, her ikisi de anonim sözleşme ve sermaye yapısı bakımından ayrı hükümler içerir. Şirketler hukuku, sadece şirket kurulumlarını değil, birleşme, devralma, bölünme gibi karmaşık işlemleri de hukuken yönetir. Bu bağlamda, şirket sözleşmeleri hazırlanması, sermaye artırımı kararlarının alınması veya hisse devri gibi işlemlerde izlenecek usuller de şirketler hukukunun konusudur.
Ticari İşletme Kavramı
Ticaret Kanunu’na göre ticari işletme, esnaf işletmesinin öngörülen sınırını aşan düzeyde gelir sağlamayı ve bağımsız şekilde ticari faaliyet yürütmeyi amaçlayan faaliyetlerin tümüdür. Başka bir deyişle, bir faaliyetin ticari işletme sayılabilmesi için hem devamlı ve bağımsız olması hem de kar elde etme amacı taşıması gerekir. Ticari işletme; para, malvarlığı unsurları, ticaret unvanı, işletme hakkı gibi unsurların bir arada bütün olarak işletilmesini sağlar. Örneğin bir mağaza, fabrika veya teknoloji firması sürekli kazanç amacıyla çalışıyorsa o bir ticari işletme kabul edilir. Ticari işletme kavramı, tacir olma şartlarının belirlenmesinde temel rol oynar. Şöyle ki; bir işletme ticari işletme sayılırsa, bu işletmeyi işleten kişi tacir sayılır.
Ticari işletme devri de ticaret hukukunda özel bir işlemdir. Bir işletme tüm unsurlarıyla (bina, stok, marka, müşteri ilişkileri vb.) birlikte devredilir. Türkiye’de ticari işletmenin devri yazılı sözleşme ile yapılır ve ticaret siciline tescil edilerek üçüncü kişilere duyurulur. Devren işletmenin tüm varlıkları ve hakları alıcıya geçer. Ticari işletmenin devamlı ve bütünlük prensibi, işletmenin bir arada el değiştirmesini zorunlu kılar.
Ticari Sözleşmeler ve Sorumluluklar
Ticari sözleşmeler, tacirler veya ticari işletmeler arasında yapılan, her iki tarafı da bağlayan hukuki metinlerdir. Serbest sözleşme prensibi çerçevesinde taraflar, mal veya hizmet alımı, satış, pazarlama, bayilik, acentelik, lisans, leasing, taşımacılık, sigorta, kredi ve daha birçok ticari işlemi özel koşullarla düzenleyebilirler. Örneğin; şirket birleşmeleri ve devralmalar, distribütörlük, franchising, taşıma sözleşmeleri, kira-kredit sözleşmeleri, teminat ve kefalet sözleşmeleri ticari sözleşme örnekleridir. Ticari sözleşmelerin hazırlanmasında tarafların menfaatleri göz önünde bulundurularak riskler minimize edilmeye çalışılır.
Taraflar sözleşme imzaladığında her iki taraf da bu hükümleri yerine getirmekle yükümlüdür. Satıcı, sözleşmeye uygun mal veya hizmeti eksiksiz teslim etmek, alıcı ise fiyatı zamanında ödemekle yükümlüdür. Sözleşmeye aykırı hareket edilmesi hâlinde Türk Borçlar Kanunu’ndaki genel hükümler uygulanır. Örneğin, ayıplı mal durumunda satıcı ayıba karşı sorumludur (ürünü değiştirmek, onarmak veya bedel iadesi yapmakla yükümlüdür). Temerrüt hâlinde ise borçlu borcunu gereği gibi yerine getirmezse alacaklı tazminat talep edebilir. Ticari sözleşmelerin düzenlenmesindeki hatalar geri döndürülemeyen zararlara yol açabileceği için, uzman bir avukat desteği almak önemlidir.
Özellikle tacirler arasındaki satış ve ticari işlemlerde, aksine hüküm yoksa Türk Borçlar Kanunu hükümleri kıyasen uygulanır. Örneğin tacirler arasındaki satış sözleşmelerinde TBK’nın satış sözleşmesine ilişkin hükümleri esas alınır. Böylelikle ticari alacaklar ve borçlar hukuki zeminde çözümlenir. Sonuç olarak, ticari sözleşmeler taraflara ciddi haklar ve yükümlülükler getirir; uyuşmazlık halinde avukat gözetiminde dava yoluna başvurulabilir veya alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri (arabuluculuk gibi) kullanılabilir.
Ticaret Davaları Nelerdir?
Ticaret hukukunda dava açılması gereken uyuşmazlıklara ticari davalar denir. Ticari davalar, dava konusu olana göre iki ana gruba ayrılır: mutlak ticari davalar ve nispi (göreli) ticari davalar.
Ticari davaların özelliği, konunun ticaret hukuku bilgisi gerektirmesidir. Bu nedenle ticari davalar genellikle ticaret mahkemelerinde uzman hâkimler tarafından görülür. Ticari uyuşmazlıklarda avukatlar, taraflara ticaret kanunu hükümleri çerçevesinde hukuki yol gösterir. Ticari dava türleri ve usulleri hakkında ayrıntılı bilgi TTK ve ilgili mevzuattan öğrenilir.
Ticaret Hukukunda Avukatın Rolü
Ticaret hukukunda avukatlar, şirketlerin ve tacirlerin haklarını koruyan uzmanlardır. Bir ticaret hukuku avukatı, şirketler arasındaki veya şirket ile paydaşları/işçileri arasındaki ticari nitelikteki uyuşmazlıklarda hukuki danışmanlık ve dava takibi hizmeti verir. Örneğin şirketler; sözleşmelerin hazırlanması, ticaret sicili işlemleri, marka ve lisans başvuruları, birleşme-devralma süreçleri için avukattan destek alır. Avukatlar ayrıca haksız rekabet, ticari itibar saldırıları, şirket içi ihtilaflar gibi ticari uyuşmazlıklarda da savunma yapar.
Ticari sözleşmeler ve taahhütlerin düzenlenmesinde hata yapmak, taraflar arasında büyük maddi kayıplara neden olabilir. Bu nedenle uzman bir avukatın incelemesi ile sözleşmeler hazırlanmalı, müzakere edilmelidir. Avukat, ticaret mahkemelerinde davayı takip eder, gerektiğinde alternatif çözüm yollarını (tahkim veya arabuluculuk gibi) önerir ve müşterisinin ticari faaliyetlerinin hukuka uygun yürütülmesini sağlar.
Özetle, ticaret hukukunda avukatlar; hukuki danışmanlık (firma içi düzenlemeler, sözleşmeler, şirket yapısı) ve dava vekilliği (ticari davaların takibi) hizmetleri sunarak şirketleri karmaşık hukuki süreçlerde destekler. Bu şekilde tacirler ve işletmeler, hem günlük ticari işlemlerinde hem de olası davalarda haklarını etkin şekilde koruyabilir.
© 2025 Av. Sinan Akalın Tüm Hakları Saklıdır.
AYZ Bilgisayar ve Yazılım tarafından geliştirilmiştir.