İş sözleşmesinin sona erdirilmesi, işçi ve işveren açısından önemli hukuki sonuçlar doğuran bir işlemdir. Bu süreçte taraflar çoğu zaman anlaşmazlık yaşayabilir ve mahkeme sürecine girmek durumunda kalabilirler. Son yıllarda uygulamaya giren arabuluculuk sistemi, iş hukuku uyuşmazlıklarında alternatif bir çözüm yolu olarak etkili bir şekilde kullanılmaktadır. Bu bağlamda sıkça sorulan sorulardan biri, iş sözleşmesinin feshi için doğrudan arabulucuya başvurulup başvurulamayacağıdır. Bu makalemizde, doğrudan arabulucuya başvurularak iş akdinin feshedilip feshedilemeyeceği konusunu detaylıca ele alacağız.
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 2. maddesine göre arabuluculuk, tarafların, sistematik teknikler uygulayarak, görüşme ve müzakerelerde bulunmalarını ve birbirlerini anlamalarını sağlayan, kendi çözümlerini üretmelerini amaçlayan, tarafsız ve bağımsız üçüncü kişinin (arabulucu) katılımıyla yürütülen gönüllü bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir.
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 3. maddesi uyarınca, işçi ve işveren arasındaki kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti ve benzeri işçilik alacakları ile işe iade davalarında dava açmadan önce arabulucuya başvuru yapılması zorunludur. Bu başvuru yapılmadan dava açılamayacaktır.
Ancak burada iş sözleşmesinin doğrudan arabuluculuk yoluyla feshedilip feshedilemeyeceği konusu ayrı bir önem taşımaktadır.
İşçi veya işveren, iş sözleşmesini feshederken normal şartlarda karşı tarafa yazılı bildirimde bulunmak ve fesih gerekçesini açıkça belirtmek zorundadır. Ancak uygulamada doğrudan arabulucuya başvuru yapılması ve fesih işleminin arabuluculuk aşamasında gerçekleştirilmesi mümkündür.
Taraflardan biri, iş sözleşmesini haklı nedenle feshetmek istediğinde, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu kapsamında doğrudan arabulucuya başvuru yaparak, fesih gerekçelerini ve delillerini arabulucu aracılığıyla karşı tarafa iletebilir. Bu durum özellikle taraflar arasındaki iletişimin bozulduğu durumlarda oldukça faydalı olabilir.
Arabuluculuk sürecinde fesih yapılmak istenmesi halinde, başvuru yapan tarafın açık ve net bir şekilde haklı fesih sebebini belirtmesi gereklidir. Bu durum 4857 sayılı İş Kanunu'nun 24. maddesinde işçi açısından ve 25. maddesinde ise işveren açısından düzenlenen haklı fesih sebeplerine uygun olarak yapılmalıdır. Bu nedenler arasında ücretlerin ödenmemesi, çalışma koşullarının ağırlaştırılması, mobbing gibi durumlar örnek gösterilebilir.
Başvuru esnasında arabulucuya sunulan dilekçede, fesih gerekçesinin yanı sıra haklı feshi destekleyen açık delillerin de sunulması gerekmektedir. Delillerin sunulması, uyuşmazlığın hızlı ve adil bir şekilde çözülmesine katkı sağlar ve arabuluculuk sürecinin başarısını artırır.
Arabulucuya başvururken, iddialarınızın ispatı açısından açık ve somut deliller sunmanız önemlidir. Bu deliller; tanık ifadeleri, ücret ödeme belgeleri, yazışmalar, elektronik posta kayıtları, video ve ses kayıtları gibi çeşitli şekillerde olabilir. Açık ve net deliller sunmak, arabulucunun taraflar arasında etkin bir uzlaşı sağlamasını kolaylaştıracaktır.
Sonuç olarak, iş sözleşmesinin doğrudan arabuluculuk yoluyla feshedilmesi mümkündür. Bu yöntem, taraflar arasındaki anlaşmazlıkları mahkemeye gitmeden hızlı ve daha az maliyetle çözüme kavuşturmak için etkin bir yöntemdir. Ancak başvuruda bulunan tarafın, fesih gerekçelerini açıkça belirtmesi ve bunu delillerle desteklemesi gerekir. Böylelikle arabuluculuk yöntemi, iş hukukunda uyuşmazlıkların çözümünde hızlı, ekonomik ve barışçıl bir alternatif olarak önemli bir rol oynamaya devam edecektir.
© 2025 Av. Sinan Akalın Tüm Hakları Saklıdır.
AYZ Bilgisayar ve Yazılım tarafından geliştirilmiştir.