Dolandırıcılık Suçunun Sigorta Bedelini Almak Maksadıyla İşlenmesi

Anasayfa | Makaleler
Dolandırıcılık Suçunun Sigorta Bedelini Almak Maksadıyla İşlenmesi

Dolandırıcılık Suçunun Sigorta Bedelini Almak Maksadıyla İşlenmesi

Dolandırıcılık suçu, çağlar boyunca farklı hukuk sistemlerinde yer almış ve modern ceza hukukunun önemli suç tiplerinden biri olmuştur. Genel tanımıyla bir kimsenin saflığından yararlanarak, hileli davranışlarla onu hataya düşürüp, kendisi veya başkası için menfaat temin etmesi anlamına gelir. Türk Ceza Kanunu (TCK) açısından ise 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda düzenlenen dolandırıcılık suçu, özellikle sigorta bedelini almak maksadıyla işlenmesi halinde nitelikli bir şekil kazanmaktadır. Bu makalede, sigorta dolandırıcılığı olarak bilinen bu nitelikli hal, hukuki unsurları, uygulama esasları ve tartışmalı yönleriyle derinlemesine incelenecektir.

1. Dolandırıcılık Suçunun Tarihsel Gelişimi ve Hukuki Dayanağı

Dolandırıcılık suçunun kökenleri Roma hukukundaki "furtum" kavramına kadar uzanmaktadır. "Furtum", bir malın hileli bir şekilde ve kazanç gayesiyle elde edilmesini tanımlayarak hırsızlık, güveni kötüye kullanma ve dolandırıcılık suçlarını kapsayan geniş bir terimdi. Günümüzdeki dolandırıcılık kavramına en yakın suç tipi ise "stellionatus" olarak bilinen hile ve aldatma içeren davranışlarla işlenen suçtur.

Osmanlı hukukunda dolandırıcılık suçu ilk kez 1858 tarihli Ceza Kanunname-i Hümayun'un 233. maddesinde düzenlenmiştir. Cumhuriyet dönemi Türk Ceza Kanunu olan 765 sayılı mülga Ceza Kanunu (ETCK) ise, 1889 tarihli İtalyan Zanerdelli Ceza Kanunu'ndan esinlenerek, dolandırıcılık suçunun basit haline 503. maddede, nitelikli hallerine ise 504. maddede yer vermiştir.

Günümüzde yürürlükte olan 1 Haziran 2005 tarihli

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK), dolandırıcılık suçunun temel şeklini 157. maddede, sigorta bedelini almak maksadıyla işlenen dolandırıcılığı da içeren nitelikli hallerini ise 158. maddede düzenlemiştir. TCK 157 ile ETCK 503 arasındaki en belirgin fark, ETCK'nın "bir kişiyi kaldırabilecek nitelikte hile ve desiseler yaparak hataya düşürmek" ifadesini kullanırken, TCK'nın "hileli davranışlar yaparak bir kimseyi aldatmak" ibaresine yer vermiş olmasıdır. Yeni düzenlemede "desise" kavramına tipiklikte yer verilmemiştir, ancak bu sadeleştirme suçun maddi unsurunda bir daralmaya yol açmamıştır, zira "desise" gibi kelimeler "hile" ile eş anlamlı kabul edilmektedir.

2. Sigorta Kavramı ve Hukuki Yapısı

Sigorta, gelecekte karşılaşılması muhtemel zararların ekonomik sonuçlarını önceden ödenen prim karşılığında ilgili kuruluşa devrederek gidermeyi amaçlayan iki taraflı bir sözleşmedir. Türk Ticaret Kanunu'nun (TTK) 1401. maddesinin 1. fıkrasına göre sigorta sözleşmesi, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan bir tehlikenin (rizikonun) meydana gelmesi halinde bunu tazmin etmeyi veya bir veya birkaç kişinin hayat süreleri ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yüklendiği bir sözleşmedir.

Sigorta sözleşmesi, tam iki tarafa borç yükleyen (sinallagmatik) bir niteliğe sahiptir. Sigorta ettirenin temel borcu sigorta primini ödemek iken, sigortacı riziko gerçekleştiğinde sigorta tazminatını veya bedelini ödemekle yükümlüdür. Sözleşmenin tarafları genellikle sigorta ettiren (sözleşmeyi yapan ve prim ödeyen taraf) ve sigortacıdan oluşur. Ancak, bazen sigorta ettiren kendi menfaati yerine üçüncü bir kişinin menfaati için sigorta sözleşmesi akdedebilir; bu durumda sözleşmenin tarafı olmayan ancak sözleşmeden yararlanan kişi "sigortalı" olarak tanımlanır.

Sigortacının, sigorta sözleşmesi imzalandıktan sonra sigorta ettirene poliçe verme yükümlülüğü bulunmaktadır. Sigorta poliçesi, sigortalı ile sigorta şirketi arasında hak ve borçları gösteren, sözleşmenin kanıtlanması amacıyla düzenlenen yazılı bir belgedir.

3. Sigorta Bedelini Almak Maksadıyla Dolandırıcılık Suçunun Unsurları

Sigorta bedelini almak maksadıyla işlenen dolandırıcılık suçu, TCK'nın 158. maddesinin 1. fıkrasının (k) bendinde nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Bu suçun oluşabilmesi için genel dolandırıcılık suçunda aranan unsurların yanı sıra sigortaya özgü bazı niteliklerin de bulunması gerekmektedir.

a. Hileli Davranış (Hile)

Dolandırıcılık suçunun en temel maddi unsurunu "hileli davranış" oluşturur. Hile, nitelikli bir yalandır; fail tarafından yapılan hileli davranışın belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olması, sergilenme açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler içermesi gerekir.

Sigorta dolandırıcılığında hileli davranışlar çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir:

  • Bir kazanın veya olayın gerçeğe aykırı sözlerle gerçekleştiğine ilişkin tutanak tutulması.
  • Gerçeğin farklı bir mizansenle (kurguyla) ortaya konulması.
  • İşyerinin kundaklanması veya su baskınlarının oluşturulması.
  • Kaskosuz alkollü sürücü yerine kusursuz, kaskolu sürücünün gösterilmesi suretiyle kaza tespit tutanağının tutturulması.
  • Sahte işlem ve belgelerle sigorta bedelini almaya çalışmak veya almak.
  • Sigorta şirketine bilerek yanlış bilgi vermek veya önemli bir hususu gizlemek.
  • Sigorta süresi içerisinde kasten bir hasara sebep olmak veya hasarın miktarını olduğundan fazla göstermek suretiyle menfaat sağlamak.

Yargıtay içtihatlarına göre, basit bir yalan veya kolayca anlaşılabilecek aldatıcı hareketler "hile" unsurunu oluşturmaz. Örneğin, sigortalı hayvan ile zayi olan hayvanın fotoğraflarından ilk bakışta farklı olduğunun kolayca tespit edilebildiği bir durumda, hile unsurunun gerçekleşmediği kabul edilmiştir. Benzer şekilde, sanıkların basit bir araştırmayla gerçeğe aykırı kaza tutanağı düzenlemiş olsalar bile, sigorta şirketinin yaptığı araştırmada durumun ortaya çıkması halinde nitelikli dolandırıcılık suçunun unsurlarının oluşmadığına karar verilmiştir.

b. Aldatma

Hileli davranışların sonucunda, mağdurun (sigorta şirketi) aldatılması gerekmektedir. Bu aldatma unsuru, failin hileli davranışlarının mağdurun iradesinin sakatlanmasına yol açmasını gerektirir. Mağdurun iradesi etki altına alınarak, normalde rıza göstermeyeceği bir konuda malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunması sağlanır. Aldatma unsurunun somut olayın özelliklerine ve mağdurun kişisel niteliklerine göre değişebileceği kabul edilmektedir.

c. Zarar ve Fayda Temini

Sigorta dolandırıcılığı, kanuni tanımında bir neticenin arandığı bir "zarar suçudur". Suç, sigorta şirketinin zararına failin ya da üçüncü bir kişinin lehine menfaat elde edilmesiyle tamamlanır. Bu, sigorta şirketinden sigorta bedeli adı altında hileli davranışlarla menfaat sağlanması anlamına gelir. TCK m. 158/1-k'da öngörülen sigorta dolandırıcılığı suçunun konusunu sigorta priminin oluşturması mümkün değildir; suçun konusu sigorta bedelidir.

d. İlliyet Bağı

Hileli davranışlar ile mağdurun aldatılması, aldatma ile malvarlığı üzerinde tasarruf ve bu tasarrufun sonucunda ortaya çıkan zarar veya fayda arasında nedensellik bağı bulunmalıdır.

4. Suçun Özellikli Durumları

a. Mağdur ve Fail

Sigorta dolandırıcılığının mağduru, sigorta şirketi gibi tüzel kişiler olabilir. TCK'nın 158/1-k hükmü uyarınca, zarara uğrayan tarafın tüzel kişi olması durumunda da suç oluşur. Fail ise münhasıran gerçek bir kişi tarafından işlenebilir. Suç tüzel kişi yararına işlendiği takdirde, tüzel kişi hakkında TCK m. 60'da öngörülen güvenlik tedbirleri uygulanır.

Bu suç, "özgü suç" niteliğinde değildir, yani suçu işleyen kişinin sigorta sözleşmesini sigortacı ile akdeden sigorta ettiren olması zorunlu değildir.

b. Özel Görünüş Şekilleri

  • Teşebbüs: Dolandırıcılık suçu, mağdurun veya bir üçüncü kişinin zararına, failin veya bir başka kişinin lehine menfaatin elde edilmesiyle tamamlanır. Dolayısıyla, failin mağduru veya üçüncü bir kişiyi aldatmak için hileli davranış sergilemeye başlaması ancak mağdurun aldanmaması veya bir engel çıkması sonucu menfaat elde edilememesi durumunda fiil teşebbüs aşamasında kalmış olacaktır. Örneğin, sahte tutanak düzenlenmiş ancak sigorta şirketine henüz başvuru yapılmamışsa, icrai hareketlere başlanmadığı kabul edilerek dolandırıcılık suçuna teşebbüs söz konusu olmaz.
  • İştirak: Bu suçun üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi ya da bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi cezanın arttırılmasını gerektiren nitelikli bir hal olarak öngörülmüştür. Üç veya daha fazla kişinin tespitinde yalnızca eylem üzerinde fikir birliğine sahip olan müşterek failler esas alınır; azmettiren ve yardım edenler bu hesaplamaya dahil edilmez.

5. Etkin Pişmanlık

TCK'nın 168. maddesi, dolandırıcılık suçu için etkin pişmanlık hükümlerini düzenlemiştir. Buna göre, suçun tamamlanmasından sonra ancak kovuşturma başlamadan önce failin, azmettirenin veya yardım edenin kendiliğinden pişmanlık göstererek mağdurun zararını aynen geri vermesi veya tazmin ederek gidermesi durumunda, ceza yaptırımı indirimli olarak uygulanır. Etkin pişmanlık hükümleri kovuşturma aşamasından sonra da uygulanabilir (TCK m. 168/2). Failin zararı kısmen iade etmesi veya tazmin etmesi durumunda etkin pişmanlık hükümleri mağdurun rızasına bağlı tutulmuştur. Ancak zararın tamamının tazmin edilmesi söz konusu ise karar verme yetkisi hâkime tanınmıştır. Etkin pişmanlık, faile verilecek cezayı bütünüyle ortadan kaldırmaz, yalnızca cezada indirim yapılmasını gerektiren bir neden olarak düzenlenmiştir.

6. Yaptırım ve Kovuşturma Usulü

Dolandırıcılık suçunun temel halinin işlenmesi durumunda bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası öngörülmektedir. Ancak dolandırıcılık suçunun TCK m. 158/1-k hükmünde

sigorta bedelini almak maksadıyla işlenmesi halinde, hapis cezasının alt sınırı dört yıldan, adli para cezasının miktarı ise suçtan elde edilen yararın iki katından az olamaz.

Sigorta dolandırıcılığı suçu işlediği sabit olan ve hakkında mahkûmiyet hükmü verilen fail hakkında hapis cezası verilmiş ise, bu yaptırıma ek olarak TCK'nın 53. maddesinde öngörülen belirli haklardan yoksun bırakılması hükümleri de uygulanacaktır.

Sonuç

Sigorta bedelini almak maksadıyla dolandırıcılık suçu, modern toplumda sıklıkla karşılaşılan ve malvarlığına karşı işlenen önemli bir suç tipidir. Hileli davranışlarla sigorta şirketinin aldatılması ve bunun sonucunda haksız menfaat temin edilmesiyle tamamlanan bu suç, TCK'nın 158/1-k maddesinde nitelikli hal olarak düzenlenmiştir.

Bu suçun hukuki konusu malvarlığı ve/veya irade özgürlüğüdür, tüzel kişiler de mağdur olabilir. Suçun işlenmesinde kullanılan "hile" unsurunun objektif olarak kandırmaya elverişli olup olmadığı, icra hareketlerinin ne zaman başlayacağı gibi hususlar uygulamada tartışmalara yol açabilmekte olup, öğreti ve Yargıtay içtihatları ışığında çözümlenmektedir. Sigorta dolandırıcılığı suçu için zarar verilen nesnenin sigortalı olması zorunlu değildir, failin de sigorta sözleşmesini akdeden sigorta ettiren olması şart değildir; bu nedenle "özgü suç" niteliğinde değildir. Etkin pişmanlık hükümleriyle cezada indirim imkanı tanınması ise, adaletin tesisi ve zararın giderilmesi açısından önemli bir yasal düzenlemedir.

0 Yorum

Yorum Bırak

Abone Ol!

Bizden haberdar olmak için bültenimize abone olun.

© 2025 Av. Sinan Akalın Tüm Hakları Saklıdır.
AYZ Bilgisayar ve Yazılım tarafından geliştirilmiştir.